Hz.Ömer'in Ferasetine münasip inen vahiyler!






HZ. ÖMER’İN GÖRÜŞLERİNE UYGUN OLARAK İNEN VAHİYLER



Aşağıdaki rivayet edilen hadis-i şerif, mevzumuza başlangıç cümlesi olacaktır.


“Sizden önceki toplumlarda Allah’tan ilham alan kimseler vardı. Eğer benim ümmetimden de böyle bir kimse varsa o da Ömer’dir” (Şezerât-üz Zeheb, C.1-S.33)

🙏Hz. Ömer (R.A)’in bir takım görüş ve istekleri Cenab-ı Allah tarafından daima destek ve ilham alır nitelikte idi. Peygamber (S.A.) efendimizin hayatında çok kere o bir görüşte bulunur, ilâhî vahiy de onun görüşüne münasip olarak inerdi. Tarihçilerin ve bazı müfessirlerin yazdıklarına göre on küsur veyahut yirmi küsur yerde vahy-i ilâhi onun görüşlerine uygun olarak inmiştir. Bu yerlerden burada bir kaçını yazmakla yetineceğiz.

👉            Hz.Ömer (R.A.) Peygamber (s.a.) efendimize: “Senin evine iyi ve kötü kimseler gelir, eşlerine örtünmelerini buyursan iyi olur” demiş ve arkasından Ahzap sûresinin “Siz onlardan bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, sizin de onların da kalblerinin temiz kalmasını daha iyi sağlar” meâlindeki 53. Âyeti inmiştir.

👉            Bilindiği gibi Kur’an-ı Kerim alkol kullanmayı yasaklamada tedrici bir yol izlemiş, bunu bir kerede yapmamayı daha uygun görmüştü. Fakat Hz.Ömer (r.a.), bu belalı hastalıktan Müslümanların kurtulmasını dileyerek: “Allahım! Bize içki hakkında kesin şifa veren bir açıklamada bulun” diye Allah’tan niyaz etmiştir. Bunun üzerine içkiyi kesin olarak yasaklayan Maide Sûresinin “Ey iman edenler! İçki, kumar, putlar ve fal okları şeytan işi murdar şeylerdir…” meâlindeki 90-91. Âyetleri inmiştir.

👉           Tefsir-i kurtubînin rivayetine göre Peygamber (s.a.) Efendimiz ensardan Müdlic adında bir delikanlıyı öğle üzeri Hz.Ömer (r.a) ı çağırmağa göndermiş, delikanlı Hz.Ömer (r.a.) ın evine vardığında onun, odasına çekilip yattığını öğrenince, odanın kapısını çalmış ve “Yâ Ömer!” Diye seslenip içeri girmiştir. Delikanlının sesi ile uyanan Hz.Ömer (r.a.) kalkıp doğrulurken vücudunun mahrem yerleri açılmış ve bundan sıkılarak: “Gönül ister ki, Cenab-ı Allah, çocuklarımızın, kadınlarımızın ve hizmetçilerimizin bu saatlerde, izinsiz olarak yanımıza girmelerini yasaklamış olaydı” demiştir.
Ve Peygamber(s.a.) efendimize vardığında izin isteme âyetinin inmiş olduğunu öğrenmiş ve sevincinden hemen secdeye kapanmıştır. Nur Sûresinin 58. Âyetinde meâlen “Ey iman edenler! Elleriniz altında olan köle ve cariyeler ve sizden henüz ergenlik çağına ermemiş olanlar, sabah namazından önce ve soyunma itiyadında olduğunuz öğle sıcağında ve yatsı namazından sonra yanınıza girmek istediklerinde sizden üç defa izin istesinler…” buyrulmaktadır.

👉   İmam Ahmet İbni Hanbel’in müsned’inde bulunan rivâyete göre, Bedir savaşında Müslümanların galip gelerek düşmandan bir çok kimseleri esir aldıklarında bu esirleri ne yapalım diye Peygamber (s.a.) Efendimiz Hz. Ebubekir (r.a.), Hz.Ömer (r.a.) ve Hz.Ali (r.a.) a danışmıştır.

                Hz.Ebubekir (r.a.) “Ey Allah’ın Rasülü, bunlar bizim amca oğullarımız, kardeşlerimiz ve soydaşlarımızdır. Onları fidye karşılığında serbest bırakmamızın yarayışlı olacağı kanaatindeyim. Hem bunlardan alacağımız fidyeler bizi kâfirlere karşı güçlendirmiş olacak ve hem de ileride belki Cenab-ı Allah bunlara hidayet eder de bize kol kanat olurlar” demiştir. Bunun üzerine Hz.Ömer (r.a.) “Allah’a yemin ederim ki ben Ebubekir’in görüşünde değilim. Bana; yakınım olan falancanın, Aliye; kardeşi olan Âkil’in ve Hamza’ya; yakını olan falancanın boyunlarını vurmamız için izin verirsin… Ta ki Cenab-ı Allah içimizde putperestlere karşı bir yakınlık ve acıma duygusu taşımadığımızı bilsin” demiştir.

                Hz.Ömer (r.a.) ın kendisi bu olayı anlatırken diyor ki: “Rasülullah (s.a.) Ebubekr’in sözünü tutup, beni dinlemedi ve onlardan fidye aldı. Fakat ertesi gün Rasülullah’ın yanına gittiğimde Ebubekir ile oturmuş ağladıklarını gördüm. Ya Resulellah! Bana da söyle, Ebubekir ile birlikte niçin ağlıyorsunuz? Eğer ağlanacak bir durum varsa, ben de ağlayayım, şayet ağlayamazsam hiç değilse ağlar gibi görüneyim” dedim. Resulüllah: “Fidye aldıkları için arkadaşlarımın başına gelen felaketten dolayı ağlıyorum. Dûçar oldukları azap –yakında bulunan bir ağacı göstererek- daha yakın bir mesafeden bana gösterildi. Dedi ve sonra sözlerine şunu ekledi: “ Hatab oğlu Ömer’in sözüne uymamakla, bize büyük bir azabın dokunmasına az kalmıştı. Eğer azab inmiş olsaydı Ömer’den başka kimse kurtulamazdı”

Efendimiz (s.a.) bütün bunları aşağıdaki Enfal suresinin 67-68. Ayetleri indikten sonra söylemişti; “ Hiçbir peygamber’e esir almak, yeryüzünde galibiyeti kazanmadıkça yaraşmaz…”


Tarih-i Fıkh-ı İslam isimli eserden istifade edilmiştir.

TESBİH Namazının Dinimizdeki Yeri için, TIKLAYINIZ! 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder